2025 yılında dünyamızı değiştirecek 10 Büyük Fikir

2025 yılında dünyamızı değiştirecek 10 Büyük Fikir

2024 yılında, üretken yapay zeka ve her yeni veri noktasına bağımlı bir ekonomik iklim, dalgalı bir iş ortamını tanımladı. Ancak önümüzdeki yılda, bu gelişen araçlar ve yeni büyüme potansiyeli, iş ve yaşamla ilişkimize şekil verebilir. Deprem gibi acil durumların yönetilmesi, şehirlerin ve altyapının geliştirilmesi 2025’te ön plana çıkacak ve yapay zeka ile teknolojik gelişmeler günlük hayatın bir parçası haline gelecek — yeni keşifler ve ekonomik fırsatlar için kapı aralayacak.

Her Aralık ayında, LinkedIn News, editörlerimiz ve dünyadaki uzmanlarımızdan cesur tahminleri, yükselen trendleri ve yenilikçi fikirleri öne çıkarır ve gelecek yıla şekil vermeye aday konuları belirler. Bu yılın 10 Büyük Fikri, 2025 ve sonrasını nelerin tanımlayabileceğine dair bir bakış sunuyor.

Gelecek yılda en büyük etkiye sahip olacağını düşündüğünüz tahmin nedir? Ve neden? Yorumlarda veya #BigIdeas2025 etiketiyle bir video paylaşarak düşüncelerinizi bizimle paylaşın.

Geçen yılki Büyük Fikirler tahminlerimizden neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu Beth Kutscher ’in analizinde inceleyin.

Ayrıca ABD, Avustralya, Hindistan, İtalya, Almanya, Fransa, İspanya, Brezilya, Meksika, Hollanda, Birleşik Krallık, Pan-Avrupa, Pan-Asya, Latin Amerika ve Orta Doğu için yerel Büyük Fikirlerimizi görebilirsiniz.


Article content

1. Kentsel Altyapı için Yapay Zeka Güdümlü Deprem Önlemleri

Türkiye deprem riski taşıyan bir bölgede yer almaktadır. En son 2023 yılında Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay'da 7,8 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti ve Türkiye ile Suriye'de  62.000'den fazla kişi hayatını kaybetmişti. Bilim insanları ayrıca İstanbul çevresi için Kuzey Anadolu Fay Hattı'nda (KAF) 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem bekliyor. Deprem Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Erdik’e göre, “İstanbul’daki binaların yaklaşık yüzde 14’ü (150 bin bina veya yaklaşık 550 bin hane) deprem açısından riskli olarak tanımlanabilir.”

2025 yılında Türkiye, altyapısını depreme karşı proaktif bir şekilde güçlendirmek için yapay zeka teknolojilerini giderek daha fazla kullanacak. AFAD  yapay zekalı bir deprem tahmin sistemi (AFAD-RED) geliştiriyor. Bu AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar'a göre, “tahmini olarak kaç can kaybı yaşanacağını, yaralı sayısını, hasarlarla ilgili bilgileri, kritik üst yapıların, alt yapıların ayakta kalıp kalmamış olabileceğini öngörebiliyor”. Deprem senaryoları bu sistem üzerinden illere gönderilecek ve gelecekte yapay zeka tarafından otomatik talimatlar ve kaynak yönetimi sağlanacaktır.

Ayrıca, bir binanın fiziksel ve işlevsel özelliklerinin dijital olarak modellenmesine yönelik bir süreç olan Yapı Bilgi Modellemesi (BIM), sismik etkiler durumunda binaların nasıl davranacağının simüle edilmesine yardımcı olabilir. Binaların durumu hakkında gerçek zamanlı olarak bilgi toplamak için özel IoT sensörleri kullanılmaktadır (Structural Health Monitoring – SHM). Bu işlem binalar, köprüler, barajlar ve tüneller gibi yapıların titreşimi, gerilmesi, deformasyonu ve sıcaklığı hakkında gerçek zamanlı bilgiler sağlamaktadır. Ardından bir yapay zeka bu verileri zafiyet veya aşınma ve yıpranma belirtileri açısından kontrol eder ve gelişmiş makine öğrenimi algoritmalarını kullanarak şehirler yapısal zayıflıkları tahmin edebilir ve önleyici tedbirler alabilir.

Yapay zeka afet yönetimini nasıl değiştirecek? Görüşlerinizi belirtin.

Yazar: Hasan Kadıoğlu


Article content

2. Aya geri döneceğiz… sonra Mars’a yöneleceğiz

Dev bir adım... Mars'a mı? Evreni keşfetmeye yönelik yeni çabalar bizi nihayetinde Ay'a ya da Kızıl Gezegen'e geri götürebilir. 

NASA - National Aeronautics and Space Administration 'nın Artemis II, tarihi bir astronot ekibiyle 2025'in sonlarında aya fırlatılmak üzere planlanıyor. Ekipte Ay'a seyahat eden ilk kadın Christina Koch ve ilk siyahi kişi olarak Victor Glover yer alacak. Bu görev, 50 yılı aşkın süredir Ay'a yapılan ilk insanlı görev olacak. Artemis II iniş yapmayacak, ancak yörüngesi nedeniyle insanlığın şimdiye kadar seyahat ettiği en uzak mesafe olacak. Görev, iniş görevinde ihtiyaç duyulacak yaşam destek ve uçuş sistemlerini test edecek. NASA, önümüzdeki yıllarda Ay yüzeyine bir Starship roketi yerleştirmek için SpaceX ile işbirliği yapacak. Çin de 2030 yılında Ay'a insan göndermeyi planlıyor.

Türkiye önümüzdeki yıllarda uzay yolculuğu konusunda mesafe kat etmeyi hedefliyor. Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı Ocak 2024'de uzaya çıktı. Türkiye Uzay Ajansı, Milli Uzay Programı kapsamında 2026 yılında Ay'a sert iniş yapmayı ve böylece Türkiye'de uzay konusunda farkındalığı artırmayı planlıyor. Ay'a sert iniş, bir uzay aracı Ay yüzeyine yüksek hızda çarptığında meydana gelir ve kontrollü, yumuşak bir inişin aksine hasar veya yıkımla sonuçlanır.

Australian Space Agency 'nden Avustralyalı astronot Katherine Bennell-Pegg , LinkedIn’deki bir videoda "İnsanlar Ay’a yürümek değil çalışmak için geri dönüyor" diyerek Artemis programının, tıpkı Apollo gibi bilimsel ve teknolojik ilerlemeleri hızlandıracağını ekliyor. "Robotik, otonom sistemler, yapay zeka, tıp, enerji, kaynaklar, tarım ve daha fazlasını dönüştürecek yeni bir uzay keşfi ve sanayileşme çağının eşiğindeyiz” diyor.

Ve bununla da kalmayacak. SpaceX'in kurucusu Elon Musk’ın, ABD seçimleri sonrasında kültürel ve politik etkisi ile daha iddialı uzay keşfi hedefleri ortaya çıkacak. Kim bilir, belki de Mars'a iniş gelecek yılki ay yolculuğunun çok da gerisinde kalmayacaktır.

Önümüzdeki yıl uzay keşfi için öngörüleriniz nelerdir? Görüşlerinizi belirtin. 

Yazar: Marty McCarthy ve Hasan Kadıoğlu


Article content

3. Spor Bahisleri Yeni Sigara Olacak

Spor bahisleri reklamları her yerde — televizyonda, sosyal medya ve podcast akışlarında ve her spor karşılaşmasının arasında karşınıza çıkıyor, dikkatinizi çekmek ve büyük bir kazanma heyecanı vaat etmek için yarışıyor. Ancak sektöre yönelik tepkiler arttıkça, bu yaygınlık kısa ömürlü olabilir.

Ancak spor bahisleri gelirleri artarken yeni araştırmalar, tüketiciler için mali sorunlar ve kumar bağımlılığı gibi karanlık sonuçlar olabileceğini gösteriyor.

“Sanal kumarın dijital platformlar aracılığıyla kolay erişilebilir hale gelmesi sadece maddi kayıplara değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal sorunlara da yol açıyor” değerlendirmesinde bulunuyor Medya Stratejisti Dr. Muhammed Ersin Toy. Türkiye’deki gençlerin yüzde 80’i sanal kumar platformlarıyla karşılaşmış bulunuyor. Dahası, gamification (oyunlaştırma), kumar bağımlılığını güçlendiren ve daha geniş, daha genç kitlelere yayılmasını kolaylaştıran bir strateji olarak kullanılmaktadır. Böylece kumarın sadece daha popüler hale gelmesiyle kalmıyor, aynı zamanda kumara ödül sistemlerini entegre ederek kullanıcı sürekli olarak “bir bahis daha” yapmaya motive ediliyor. Toy bu mekanizmayı şöyle açıklıyor: “Oyunlaştırma stratejileri bilinçaltına fark edilmeden işleniyor ve bu stratejiler, küçük yaştaki çocuklardan yetişkinlere kadar geniş bir hedef kitleye hitap ediyor.”

Bu yıl pek çok ülke kumar karşıtı halk sağlığı kampanyaları, reklamlara ilişkin daha sıkı düzenlemeler ve bahis şirketlerine daha yüksek vergiler getirecek. Artan halk sağlığı bilinci, Tütün Endüstrisi'ne yönelik düzenleyici baskıları nasıl harekete geçirdiyse, spor kumarı endüstrisine yönelik benzer bir tepki de görebiliriz.

Spor bahislerinin 2025 yılında daha fazla tepki göreceğini düşünüyor musunuz? Görüşlerinizi belirtin.

Yazar: Jessica Misener ve Hasan Kadıoğlu


Article content

4. Anadolu Rüyası: Giderek daha fazla insan kentten köye taşınacak

2025 yılında Türkiye, Anadolu'yu ve diğer bölgelerini yeniden canlandırmak için Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi’ne benzer daha kapsamlı girişimler başlatacak ve İstanbul'un aşırı nüfus nedeniyle yaşadığı zorlukları hafifletecektir. Teşvikler, gelişmiş ulaşım ağları ve modern konut projeleri sayesinde bu bölgeler insanları ve şirketleri İstanbul'dan çekecektir. 

İstanbul geçtiğimiz yüzyılda hızlı bir kentleşme ve nüfus artışı yaşamış, bu da önemli zorluklara yol açmıştır: Nüfus 1950 ile 2000 yılları arasında on kat artmıştır. Mevcut tahminlere göre nüfus 15-16 milyon civarındadır. İstanbul'un altyapısı, ulaşım sıkışıklığı, kontrolsüz arazi gelişimi ve çevresel riskler gibi sorunlarla aşırı zorlanmaktadır. Talep arzı aştığı için konutlar giderek daha pahalı hale gelmiştir. Şehir, büyümeye ayak uydurmak için yeterli hizmet ve altyapıyı sağlamakta zorlanmaktadır. 

Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan İstanbul dışına göçlerin nedenlerini şöyle açıklıyor: “Örneğin büyük kentlerde, işte trafik yoğunluğu, çok kalabalık, yeşil alan yok, çocuklarınızı iyi yada güvenli bir şekilde eğitim olanaklarına kavuşturamıyorsunuz, ne yapıyorsunuz?” Dolayısıyla insanlar şehir dışında ve doğaya daha yakın yaşamak istiyor. “Eskiden Anadolu kentlerinde üniversiteler yoktu, büyük hastaneler yoktu, insanlar özellikle bu nedenlerle büyük kentlere göç ediyordu.” Ama artık “Anadolunun bir sürü kentinde benzer imkanlar var.”

İstanbul şimdiden TÜİK verilerine göre en çok insanın Türkiye'de başka bir yerde yaşamak için terk ettiği bölge. İstanbul son 10 senede en çok Kocaeli’ne (284.458) göç verdi, sonra Tekirdağ (244.122), Ankara (211.526), İzmir (190.602) ve Tokat (183.064). Türkiye genelinde en büyük göç nedeni aile bağımlı (591.790), eğitim (526.008) ve daha iyi konut ve yaşam koşulları (479.250) oldu.

“İstanbul artık dar gelirli için yaşanacak bir yer olmaktan çıktı. İnsanların İstanbul’da yaşam stratejilerinin bile değiştiğini görüyoruz” diyen Kalkınma Atölyesi Genel Sekreteri Ertan Karabıyık, BBC Türkçe'ye verdiği röportajda şunları söyledi:  “Bu nedenle imkânı olan insanların kırsala, ilçelere dönmesi beklenen bir durum. Çünkü köyde küçük de olsa bir arazileri, ufak bir tamiratla içine girebilecekleri bir ev var.”

Önümüzdeki yıllarda Türkiye'de ülke içi göç nasıl gelişecek? Görüşünüzü bildirin.

Yazar: Hasan Kadıoğlu


Article content

5. Şirketler maaş çekinin ötesine geçecek ve yan haklara yönelecek

Çeşitlilik gösteren işgücü ve değişen değerlerle 2025 yılı, çalışanlara sağlanan yan haklara ilişkin geleneksel bakış açısını yeniden tanımlamaya hazırlanıyor. Genç çalışanların çoğu artık güçlü bir yan haklar paketini potansiyel bir iş için önemli faktör olarak görüyor. Randstad tarafından hazırlanan 2024 İK Trendleri ve Ücret Raporu'na göre, yemek kartı, özel sağlık sigortası ve cep telefonu, seyahat ücreti, otopark kullanımı, emeklilik planı gibi yan haklar sağlayan kurumların oranı giderek artıyor. 

Günümüzün rekabetçi işgücü piyasasında, şirketler yan hakları sadece gider olarak değil, çalışan memnuniyetini, üretkenliğini ve elde tutmayı artıracak stratejik yatırımlar olarak görmeye başladı. Klinik Psikolog Cem Kaya Para Dergisi 'nde “Yan haklar bazen maaş zammı kadar etkili olabilir” diyor. Böylece çalışanların genel memnuniyet ve motivasyonlarını artırılabilir. Startup'lar bu harekete katılarak kişiselleştirilmiş seçimlere olanak tanıyan araçlar geliştiriyor ve şirketlerin farklı çalışan ihtiyaçlarına etkili bir şekilde yanıt vermesini sağlıyor.

Bunun bir örneği, işverenlerin kişiselleştirilmiş, refah merkezli yan haklar sunmasını sağlayan dijital bir platform olan Hollandalı girişim Alleo . Alleo'nun CEO'su Florian Gendrault 'a göre, ücretlendirme sadece bir maaş çekinin çok ötesine geçiyor. “Refah, ruh sağlığı, finansal esneklik ve hatta çevresel değerler gibi unsurları da içerecek. Bu yaklaşım, tatmin olmuş ve dengeli bir işgücünün üretken bir işgücü olduğu ve kişiselleştirilmiş faydaların her yaştan ve ihtiyaçtan katılımı teşvik etmek için çok önemli olduğu konusunda artan bir farkındalığı yansıtmaktadır.”

Önümüzdeki yıllarda Türkiye'de hangi yan hakların önemi artacak? Görüşlerinizi belirtin.

Yazar: Thomas de Man ve Hasan Kadıoğlu


Article content

6. Sürücüsüz otobüsler toplu taşımayı devralacak

Daha düşük emisyon, daha az trafik sıkışıklığı ve daha az engel: Sürücüsüz elektrikli otobüsler dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde ortaya çıkıyor ve toplu taşımada yeni bir çağ başlatıyor. Yerel yönetimlerin daha esnek hizmetlere olanak tanıyan mini ve midibüslere yaptığı yatırımlar özellikle arttı ve önümüzdeki üç yıl içinde daha da artması bekleniyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İETT, Metro İstanbul işbirliği ile sürücüsüz ve otonom olarak seyahat edebilen elektrikli ve emisyonsuz metrobüs test sürüşlerine başladı. 40 metre uzunluğundaki bu yeni araç Beylikdüzü'nden Kadıköy Söğütlüçeşme'ye uzanan 52 km'lik hatta kullanılacak ve 420 yolcu kapasitesine sahip olacak.

Örneğin Almanya'nın Hamburg kenti, önümüzdeki yıl 20 elektrikli minibüsle araç paylaşım hizmeti “Alike ”ı başlatmayı ve 2030 yılına kadar filosunu 10.000 araca çıkarmayı planlıyor. Hamburg haziran ayında dünyanın en önemli toplu taşıma zirvesi olan ve dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde kirlilik ve işgücü eksikliğine dikkat çeken UITP'ye ev sahipliği yapıyor.

Bu şehirler arasında Norveç'in başkenti Oslo ve AB destekli Ultimo projesi kapsamında paylaşımlı otonom araçların yakında sokaklara çıkacağı İsviçre'nin Cenevre kenti de yer alıyor. Otonom otobüs filolarının 2023'ten bu yana faaliyette olduğu Birleşik Krallık'taki Didcot, Oxfordshire ve Edinburgh ise şimdiden bir adım önde. Bu arada İspanya'da Málaga limanına bağlanan otonom bir halk otobüsü yolcu testlerini başarıyla geçti ve Japonya'daki Shiojiri şehri de 2025 yılında otonom bir otobüsü hizmete sokmaya hazırlanıyor. 

Düşük yoğunluklu ve kırsal alanlar özellikle isteğe bağlı minibüsler gibi sürücüsüz araçlardan faydalanabilir. UITP Genel Sekreteri Mohamed Mezghani ve MIT Profesörü Jinhua Zhao, “Bu araçlar, işletme maliyetini düşürmek de dahil olmak üzere muazzam faydalar sağlayabilir” diyor.

Sürücüsüz elektrikli otobüsler toplu taşımayı nasıl yeniden şekillendirebilir? Görüşlerinizi belirtin. 

Yazar: Katarina Lukač ve Hasan Kadıoğlu


Article content

7. Level up: Türkiye küresel bir teknoloji merkezi olacak

Türkiye gelecekte küresel bir teknoloji merkezi konumuna gelecektir. Bunun nedeni yerel yeteneklerin geliştirilmesi, daha fazla uluslararası yatırım ve devlet desteği olacaktır. Geçtiğimiz 5 yıl içinde Türkiye'nin bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü 2023'te TL bazında bir önceki yıla kıyasla yüzde 83 büyüyerek 785 milyar liralık bir hacme ulaştı. Bilgi teknolojileri içinde yazılım kategorisi 2019-2023 yıllık ortalama %132 büyüyerek 206,9 milyar TL'ye ulaştı. Ayrıca, oyun sektörü 5 yıl içinde 3 kat büyüdü.

Şirketler ve bireyler için bir vergi yönetim platformu olan ve aynı zamanda LinkedIn Top Startups 2024'te yer alan Mükellef'in kurucu ortağı ve CEO'su Kenan Açıkelli bu yükselişi şöyle açıklıyor: “Bunun en önemli nedenlerinden biri genç yeteneklerimiz. Türkiye’de 100 binlerce çalışanın olduğu yazılım ekosistemi mevcut.” Bir diğer etken ise “hızla yükselen girişimcilik ekosistemi” olduğunu belirtti. 

Teknoloji sektörü için halihazırda bir miktar devlet yardımı bulunmaktadır, ancak gelecekte daha da genişletilecektir. Bunun bir örneği, Türkiye'nin 2030 yılına kadar özellikle yüksek teknoloji üretiminde küresel bir merkez olmayı hedeflediği Yüksek Teknoloji Yatırım Programı HIT-30'dur. Öncelikli yatırım alanlarından biri Büyük Dil İşleme Modelleri, Dijital Ürün ve Hizmetler (Arama motorları, navigasyon uygulamaları vb.) ve Bulut Hizmetleri Sunulan Büyük Ölçekli Veri Merkezleridir.  Kenan Açıkelli, “özellikle karar vericilerin girişim ekosistemini birçok alanda desteklemesi” ve finansmana erişimi kolaylaştırması gerektiğini açıkladı. “Türkiye'de girişimciler ürünler, çözümler ortaya çıkarttıktan sonra bu değeri pazara yayma çabasıyla birlikte paraya/sermayeye ihtiyaç duyuyorlar.”

Türkiye’nin küresel bir teknoloji merkezi olması için sizce daha ne gerekli? Görüşlerinizi belirtin. 

Yazar: Hasan Kadıoğlu


Article content

8. Makinelerin olmadığı bir teşhis dünyasına geçeceğiz 

Hayal edin: Doktorun muayenehanesine gidiyorsunuz ve vücudunuzda neler olduğunu görmek için tek yapmaları gereken cildinize basit bir boya uygulamak. Doku temizleme tekniklerindeki ilerlemeler çok yakında teşhis koymayı ve hastalıkları şu anda olduğundan çok daha az invaziv bir şekilde yönetmeyi mümkün kılabilir. 

2024 yılında Science dergisinde yayınlanan ve şimdiye kadar sadece farelerde uygulanan, dokuları şeffaflaştırarak ışığın örneğin kafatası derisinden ya da karın bölgesinden geçmesini sağlayan ve nihayetinde insan vücudunun içini makineler olmadan görmeyi mümkün kılabilecek bir tekniği detaylandıran bir yayınla çığır açıldı. Bu yenilikçi ve basit teknik toksik kimyasallar içermiyor ve bu çalışma için test edilen merhem türü de kolayca çıkarılabiliyor. 

Tıp alanında doktora derecesine sahip olan Dr. Jorge Parra Ruiz bunu “iç organların görüntülenmesinde bir devrim” olarak tanımlarken, İspanya Kanserle Mücadele Derneği Başkanı Ramon Reyes de şöyle diyor: “Bu makalede anlatılan gibi yeni, daha az invaziv tespit yöntemleri kanser araştırmaları için çok önemlidir. Hastalara en az rahatsızlığı vererek daha etkili teşhisler yapılmasına olanak tanıyor ve bunları herkes için erişilebilir kılıyor.”

Genellikle araştırma tekniklerinin farelerden insanlara aktarılması yavaş ilerler, ancak bu yöntem bir istisna olabilir: kullanılan madde, gıdalarda yaygın olarak kullanılan ve insanlar için güvenli olduğu bilinen bir boyadan yapılmıştır. Bu da onu oldukça düşük maliyetli bir teknik haline getiriyor. İnsan deneyleri 2025 yılına kadar hazır olmayabilir, ancak bu yıl yine de uygulamanın ilerletilmesi için çok önemli bir yıl olabilir.

Bu tekniğin insan hasta bakımını nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi belirtin.

Yazar: Ainhoa Iriberri ve Hasan Kadıoğlu


Article content

9. Avrupa, tek pazarla küresel oyuncu olacak

Tek Pazar, Avrupa'nın en önemli başarısı olarak refahı beslemekte. Tek Pazar aynı zamanda Avrupa'nın küresel çapta etkisini yansıtmak için kullandığı başlıca araçtır: Tek Pazar'ın gücü sayesinde diğer küresel güçler Avrupa’ya eşit muamele etmektedir.

Ancak Tek Pazar, hem Avrupa'nın hem de dünyanın daha küçük, daha basit ve birbirine daha az bağlı olduğu farklı bir dönemde oluşturuldu. Avrupa'nın üretkenliğini güçlendirmek için bu pazar nasıl yeniden canlandırılabilir? “Tek Pazarın Geleceği Raporu”'nda (PDF) ve İtalya, Fransa ve İspanya'da yayınlanan “Bir Pazardan Çok Daha Fazlası” adlı kitabımda dört temel eylem öneriyorum:

  1. AB'nin stratejik hedeflerine yönelik yatırımları harekete geçirmek üzere bir Tasarruf ve Yatırım Birliği oluşturarak sermaye piyasalarını entegre etmek;
  2. Finans, enerji ve telekomünikasyon sektörlerindeki AB şirketlerinin Avrupa ölçeğinde büyümelerini sağlayarak ABD ve Çin holdingleri ile eşit şartlarda rekabet edebilmelerine olanak tanımak ve bunu tüketicinin korunmasını gözeterek gerçekleştirmek;
  3. Özellikle KOBİ'ler için olmak üzere, Tek Pazar'ın faydalarına daha geniş bir erişim sağlamak amacıyla ticari faaliyetlerin basitleştirilmesi
  4. Yerel toplumlarının kalkınmasına katkıda bulunmak isteyen bireylere ve işletmelere taşınma baskısı yapmadan “kalma özgürlüğü” tanıyan fırsatlar sağlamak.

2025, Tek Pazarın gerçek bir yeniden başlatma yılı olabilir. Böylece Avrupa, sürekli büyümeyi sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik, açıklık ve koruma ile uzlaştırmaya geri dönebilir.

Türkiye'nin AB ile ilişkileri önümüzdeki yıl nasıl gelişecek? Görüşlerinizi bildirin.

Katkıda bulunan: Enrico Letta, Jacques Delors Institute Başkanı ve İtalya Eski Başbakanı

Editör: Hasan Kadıoğlu


Article content

10. Çalışan desteği küresel büyümeyi belirleyecek

Son yıllarda küresel büyümede yaşanan düşüşün %50'sinden fazlası üretkenlik artışlarının yavaşlamasından kaynaklanmaktadır. Önümüzdeki yıl, büyük ekonomiler bunu tersine çevirmek için işgücüne yatırım yapacak. 

Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca, küresel ekonomi politikası oluşturma süreci başka pek çok şeyle meşgul oldu. Örneğin pandemi ve sonrasıyla başa çıkmak, küresel çatışmalar ve jeopolitik gerilimlerle mücadele etmek, enflasyonla mücadele etmek ve küresel bir durgunluktan kaçınmak gibi.

Küresel ekonomi tüm bu süreçlerde azim göstermiş ve kayda değer bir dayanıklılık sergilemiştir. Ancak geride düşük büyüme ve yüksek borç gibi endişe verici bir miras bıraktı. Şimdi küresel ekonomilerin son yıllarda geliştirdiği dayanıklılıktan faydalanarak büyümeye odaklanma zamanıdır. Bunu da daha fazla insanın daha iyi çalışmasını sağlayarak yapabiliriz.

2025'te politika yapıcıların rekabetin önündeki engelleri azaltmak, bürokrasiyi azaltmak ve dijitalleşmeyi ilerletmek gibi reformlara yatırım yapması gerekecek. Doğru reformlar üretkenliği artırmaya, becerileri geliştirmeye ve yeşil ve dijital geçişlerin faydalarından yararlanmaya yardımcı olabilir. Hükümetlerin bunu başarmak için sermaye ve inovasyon sağlayabilecek özel sektörün yardımına ihtiyacı olacaktır.

Büyüme hedeflerimizi yükselteceğiz ve insanların en çok ihtiyaç duyduğu yerlerde iyi işler oluşturacağız.

Türkiye üretkenliği nasıl artırabilir ve aynı zamanda çalışanların koşullarını nasıl iyileştirebilir? Görüşlerinizi bildirin.

Yazar: Kristalina Georgieva , International Monetary Fund Genel Müdürü

Editör: Hasan Kadıoğlu


Article content

Grafikler: Kyle Ranson-Walsh

Önümüzdeki yıl en büyük etkiyi hangi tahmin ya da trendin yapmasını bekliyorsunuz? Ve neden? Düşüncelerinizi yorumlarda veya #BigIdeas2025 etiketiyle bir video yayınlayarak paylaşın.

Kitap Yayıncılığı ve Yapay Zekâ Yapay zekâ, kültürel kitap yayıncılığında büyük bir dönüşüm başlatıyor. AI, sayfalar arasında gezinen hataları milisaniyeler içinde bulabiliyor; istatistiklerle trendleri tahmin edebiliyor. Ancak kitap sadece kelimelerin bir araya gelmesi değil insana dokunan anlam bütünüdür. Türkçe’nin derinliği, incelikleri ve kültürel mirasımızın nüansları, ancak bir editörün hassas ellerinde hayat bulacaktır. Yapay zekâ etkili bir yardımcı ama metnin ruhunu yalnızca insan duyarlılığı kavrayabilir. Bu yüzde editör, sadece dilbilgisi hatalarını düzelten değil; yazarın sesini duyan, metne hayat veren görünmez bir rehberdir. Kültürel kitap yayıncılığında editörlük, teknolojinin bile taklit edemediği sezgi, dil hakimiyeti ve estetik anlayışla ayakta durur. Yapay zekâ, hikayeleri globalleştirirken, onları hissizleştirme riskini de beraberinde getirir. Sistemler, insan dokunuşu olmadan ilerleyemez; çünkü bir kitabı “kitap” yapan insan zihninde uyandırdığı yankıdır. Teknoloji hız katar; ama bir metnin kalbini atmasına, o metnin okuyucuyla buluşup yaşam bulmasına editör sayesindedir. #bigIdeas2025

Gelecek yıl Türkiye için en etkili tahminlerin, ekonomi ve teknoloji alanındaki dönüşümlerin olacağını düşünüyorum. Ekonomi circular uygulamaları, sürdürülebilirlik ve kaynak verimliliği açısından kritik bir rol oynayacak. Ayrıca, blockchain teknolojisi, iş süreçlerinde şeffaflık ve güven sağlarak dijital dönüşümü hızlandırabilir. Bu iki trendin birlikte etkisi, Türkiye'nin ekonomik dinamiklerini olumlu yönde şekillendirebilir. #BigIdeas2025  #CircularEconomy #Blockchain 💡 

Like
Reply

Açıkçası bunlar Türkiye için gecerli olmayan başlıklar. Türkiye bu basliklarin 10 yil gerisinden geliyor. Bir kere ulke ekonomisinin güvenliğini garanti altina almak istiyorsaniz önce halkin mal ve can güvenliğini en ust seviyeye çıkarmak gerekir. Bunu gerceklestirmeden hic bir girişim uzun vadeli sonuc vermez.

Thanks LinkedIn and Humans Softtech! #BigIdeas2025 Looking ahead to 2025, one of the most significant trends I expect to shape the year is the continued acceleration of AI-driven automation and augmentation across industries. This will likely have profound implications for the economy, the workforce, and society at large. Here’s why: 1. AI in the Workforce 2. AI and Creativity 3. AI in Healthcare 4. Autonomous Vehicles & Smart Cities 5. Generative AI & Personalization 6. Ethics, Regulation, and AI Governance 7. Quantum Computing The Bottom Line: The rise of #AI especially as it moves into new areas like healthcare, creativity, and personal services—will likely have the biggest impact on 2025. While it will drive incredible innovation and productivity, it will also bring challenges related to job displacement, regulation, and ethical concerns. How society adapts to this shift will shape the future, with the potential for both positive and negative outcomes depending on how we manage the changes.

Like
Reply

To view or add a comment, sign in

More articles by LinkedIn News Europe

Explore content categories